28 Nisan 2014 Pazartesi

Sivil İtaatsizlik Tarihi


Yasalar adil olmadığında yine de uymak zorunda mıyız? Yoksa tam aksine, doğru olan adaletsiz yasalara uymamak mıdır? Peki ama devletin yaptığı yasaların adil olup olmadığına kim karar verebilir?... İnsanlık yüzyıllardır bu sorulara tam cevaplar verebilmiş değil; sivil itaatsizlik ise tam bu noktada, vatandaşların şiddet içermeyen eylemlerle adil olmadığına inandığı yasaları ihlal ederek değiştirmeye çalışması olarak ortaya çıkıyor. Sivil itaatsizlik konusunu ilk defa bir kitaba konu eden, isim babası diyebileceğimiz Amerikalı aktivist-yazar Henry David Thoreau, 1849 yılında yayınladığı "Hükümete direniş, sivil itaatsizlik" isimli kitabında özetle vatandaşların vicdanlarını devletin yaptığı yasaların önüne koymaları gerektiğini söylüyor.
Özünde yasa ihlali olması nedeniyle, sivil itaatsizlik muktedir tarafından her zaman anarşi, kaos ve suç ile bir tutulur, oysa sivil itaatsizlik düşünülenin aksine demokrasiye ve hukuk devletine aykırı bir eylem değil, tam aksine demokrasi ve sivil hakların kazanımı için en gerekli olgudur ve geçmişi de en az demokrasi kadar eskidir. Tarihte bilinen ilk sivil itaatsizlik eylemi, yani MÖ 507 Atina isyanı bugün bildiğimiz demokrasinin oluşmasını sağlamıştır, bu bağlamda demokrasi ve sivil itaatsizlik birbirinin vazgeçilmez parçalarıdır, biri olmazsa diğeri olmaz demek doğru olacaktır.
Gelelim tarihte bilinen ilk sivil itaatsizlik eylemine ve demokrasinin doğuşuna;
“iyi bir insan olmak ve iyi bir vatandaş
olmak her zaman aynı şey değildir”
Aristoteles
MÖ 6. yüzyılda Atina halkı yüzyıllar süren bir mücadele sonunda, Yunan filozof ve devlet adamı Solon'un önderliğinde bir meclis kurar. Her ne kadar son sözü oligarşik yönetim söylese de, halk bu mecliste önemli konularda oy kullanır ve yönetime katılır. MÖ 507 yılında tiran olmak isteyen Isagoras yönetime el koyar ve meclisi kapatır. Yönetime el konulup meclisin kapatıldığı günün akşamı halk ayaklanır ve yönetime el koyan Isagoras ve Spartalı paralı askerlerini üç gün süren bir isyan sonrasında şehrin ana meydanına sıkıştırır. Isagoras ve askerleri canlarını kurtarabilmek için çareyi kaçmakta bulur. Tiranı kovan halk ilk iş olarak reformist devlet adamı Kleistenes’i göreve getirir, meclisi tekrar açar, tüm vatandaşlara eşit oy hakkı verir ve bu sefer tüm karar yetkisini ise sadece meclise vererek tarihin bilinen ilk demokrasisini kurar. Tarih bu olaydan önce ve sonrasında olmak üzere binlerce isyanla doludur ama bu isyanı diğerlerinden ayıran ve bunu tarihin bilinen ilk sivil itaatsizlik eylemi yapan ise diğerlerinden faklı olarak arkasında bir liderin ve haliyle bir organizasyonun olmayışıdır. Atina'da halk meclislerinin kapatıldığı o günün gecesi sokağa kollektif bir öfkeyle çıkar, diktatör Isagoras’ı devirmeye çalışan isyancı bir liderin organizasyonu ve önderliğinde değil, herkes tek başına ve ne yapacağını bilmez bir şekilde, meclisin kapatılmasına olan öfkeyle sokağa çıkar ve şehrin ana meydanına gider. Meclislerini kapatan çiçeği burnunda tiranları Isagoras ve yandaşı Spartalı askerlere direnmeye başlarlar, ta ki devirip yerine kendi yönetimlerini kurana kadar. (MO 507 Atina isyanı detaylarını 09.04.2014 tarihinde yazdığım "Demokrasinin Doğuşu" isimli yazımda okuyabilirsiniz)
Amerikan Anayasası ve köleliğin kaldırılması
Amerikalı tarihçi yazar Howard Zinn, “sivil itaatsizlik demokrasiye karşı değildir, bilhassa demokrasinin en önemli parçasıdır” der.  Bugün dünyanın en özgürlükçü anayasası sayılan Amerikan anayasasının oluşum tarihine baktığımızda en temel insan haklarının sivil itaatsizlik eylemleriyle kazanıldığını görürüz. Amerikan’nın kuruluş hikayesi bile aslında ingiliz hükümetine karşı bir sivil itaatsizliktir eylemidir, 1773 yılında Boston limanında sömürgeci İngilizlerin aldığı haksız vergileri protesto etmek için çayları denize dökerek sömürgecilerinin yasalarına karşı çıkan Amerikalılar sadece Boston Tea Party hareketini değil sonrasında bağımsız bir ülkeyi kuracaklardı.
1850 Yılında Amerika'da düzenlenen "kaçak köle yasası" ("fugitive slave act"), Güney eyaletlerinden kaçıp Kuzey'e savunan köleleri Güney'deki sahiplerine iade etmeyi gerektiriyor ve kaçak kölelere yardım ve yataklık eden vatandaşlar ve görmezden gelen yetkililer ile ilgili sadece para değil aynı zamanda hapis cezası da öngörüyordu. Kuzey eyaletlerinde Güney'den kaçan köleleri yetkililere teslim etmeyen Amerikalılar da vicdanlarının sesini dinleyerek yasaları ihlal ediyorlardı, bu da temelde bireysel bir sivil itaatsizlik eylemidir. Birçok Amerikalı vatandaş, yazının başında ismi geçen Thoreau liderliğinde bu yasayı vicdanlarının sesini dinleyerek ihlal etmiş ve kaçan kölelere yardım edip, gerektiğinde evinde saklamıştır. Bu sivil itaatsizlik eylemi, köleliğin tamamen kaldırılması yolunda en önemli adım olmuştur.
Martin luther King Jr. ve sivil haklar


“Adil olmayan yasalara uymamak
ahlaki bir sorumluluktur”
Martin Luther King Jr. 
Amerika'da köleliğin kaldırılması Afrikalı Amerikalılar için sivil hakların kazanımı yolunda sadece ilk adımdır, bu uzun yolculuk takibeden yüzyılda Martin Luther King Jr. liderliğinde, şiddet içermeyen sivil itaatsizlik eylemleri ile devam etmiş ve sonuca ulaşmıştır. Martin Luther King Jr. ayrımcılık yapan Montgomery otobüs işletmesini 13 ay süren bir boykottan sonra pes ettirip otobüslerde siyahlara uygulanan ayrımcılığı bitirir. Martin Luther King Jr. ve arkadaşları siyahların girmesi yasak olan parklara, kamusal alanlara ve restaurantlara girip, oturup polisin gelmesini bekler ve sonrasında direnmeden tutuklanırlar. Bu sayede yasağın adaletsizliğine dikkat çeker ve birer birer kaldırtırlar. Martin Luther King Jr. şiddet içermeyen sivil itaatsizlik eylemlerinin ilhamını kendilerinden önce bu yolla koskoca İngiltereyi dize getiren Mahatma Gandhi’den alır.

Mahatma Gandhi ve Satyagraha (doğruda ısrar)
Gandhi Hindistanda Sömürgeci İngiliz hükümetinin ayrımcı politikalarını şiddet içermeyen sivil itaatsizlik eylemleri ile protesto eder ve eşit haklar ve bağımsızlık konusunda kati bir başarı sağlar.  Satyagraha (“insistence on truth”) Gandhi’nin bulduğu bir kavramdır, ben ingilizceden türkçeye çevirisini “doğruda ısrar” olarak yapıyorum ama tam olarak anlamı bir kaç kelime ile ifade etmek güç. Gandhi bu yolla güç kullanan düşmalarını güç kullanmadan iyilik ve sakinlikle alt etmeyi, onları “iyi”ye dönüştürmeyi hedefliyordu. Satyagraha'nın ingilizce karşılığı olan “silent force” kavramını Martin Luther King Jr. Yıllar sonra o ünlü “I have a dream” konuşmasında kullanacaktır.

12 Mart 1930, Gandhi "tuz üretim" yasağını protesto için yürüyor
Türkiye’nin yakın tarihin ilk sivil itaatsizlik eylemi; 555K
5 Mayıs 1960 tarihinde Ankara Kızılay’da gerçekleşen Cumhuriyet tarihinin ilk sivil itaatsizlik eylemi “555K” adını 5. ayın 5. günü saat 5`te Kızılay'da gerçekleşmesinden alır. Baskıcı politikaları ile o sırada ülkeyi iyice geren Demokrat Parti’yi protesto etmek için üniversiteli gençler Kızılay’da toplanırlar ve tüm uyarılara rağmen dağılmaz ve polise direnirler.
Rivayet o ya, DP mitingi için Kızılay Meydanı'na gelen dönemin başbakanı Adnan Menderes, bir anda kendini protestocuların arasında bulur. o zamanlar öğrenci olan, CHP eski lideri Deniz Baykal, Menderes'in “Ne istiyorsunuz” sorusu üzerine başbakanın yakasına yapışıp “Hürriyet istiyoruz” diye bağırır. Menderes ise o meşhur cevabı verir:
“Başbakanın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet olur mu?
555K eyleminden kısa süre sonra, 27 Mayıs 1960 tarihinde cumhuriyet tarihinin ilk askeri müdahalesi gerçekleşti. 555K eyleminde o 5 Mayıs 1960 günü kendisi de eylemde olan Cemal Süreyya’nın 555K şiiri yıllar sonra ülkenin gelecekleri için direnen gençlerine miras kaldı....

biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
anamız çay demliyor ya güzel günlere
sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa

sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız

bu, böyle gidecek demek değil bu işler
biz şimdi yan yana geliyoruz ve çoğalıyoruz

ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
işte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.”

Cemal Süreyya, 1960

Click here for English

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder