6 Temmuz 2015 Pazartesi

Ravenna San Vitale Bazilikası

Ravenna San Vitale Bazilikası temelinde görselsiz/ikonasız olarak doğan Hristiyanlık dininin, geç dönem antik çağ sanatı ve roma mozaikleriyle birleşerek klasik orta çağ Hristiyan sanatını ve ikonografisini oluşturduğu noktadır. Bazilikanın mozaikleri için ne erken dönem Hristiyanlık sanatı ne de geç dönem antik roma sanatı demek tam olarak doğru olmaz. Duvarlarındaki 1500 yaşındaki mozaikleri bir geçişi simgeler. Bu mozaikleri yapan, adını bilmediğimiz sanatçıların ellerinde Eski ve Yeni Ahit'in sonrasında bin yıl boyunca göreceğimiz hikayeleri burada, Ravenna'da şekil bulmaya başlar.  Pagan Antik Çağ Sanatının çiçekleri, ağaçları ve kuşları arasında togaları ile beliren Hristiyan Kilise Babaları Ravenna halkına "Göğün" yeni hükümdarı İsa'yı anlatırken, Roma'nın eski pagan zamanlarında çıplak resmedilen yarı tanrı yarı insan imparatorları gibi ama bu sefer mor elbiseler içinde ve başında hare ile görünen İmparator Justinianos ise kendisinin "Yeryüzünün" yeni hükümdarı olduğunu söyler.


Ravenna Floransa'dan arabayla üç saatte gidebileceğiniz, İtalya'nın kuzey doğusunda küçük bir liman kentidir. 5. ve 7. yüzyıllar arasında, önce Batı Roma İmparatorluğu'na sonrasında ise Bizans'ın İtalya Vilayeti'ne kısa bir süre de olsa başkentlik yapar. Sonrasında yüzyıllar boyunca insanları kendisine çekecek olan şaheserini, San Vitale Bazilikası ve görenleri hayretler içinde bırakan o güzel mozaiklerine de işte bu esnada sahip olur.

İsmini Aziz Vitalis'den alan San Vitale Bazilikasının yapımına 526 yılında Ravenna Ostrogotların kontrolü altındayken başlanır. Bazilikanın finansmanını Yunanlı zengin banker Julius Argentarius yapar. Sekizgen bir plan üzerine kurulu olan bazilikanın önemli özelliklerinden biri de bugün artık arkasında hiçbir iz bırakmadan yok olmuş olan, İstanbul'da Bizans'ın Büyük Saray'ının en göz kamaştırıcı kısmı olan taht odası ve kabul kısmı, Hrisotriklinos bölümünün bir benzeri olmasıdır. Eğer bugün Hrisotriklinos korunmuş olarak günümüze ulaşmış olsaydı, bugünkü Topkapı Sarayı'nın yerinde olacaktı ve içinin mozaikleri San Vitale ile aynı stilde ama başkent Konstantinopolis'teki Büyük Saray'ın taht odası olması sebebiyle muhtemelen çok daha güzel ve gösterişli olacaktı.

Aryan Vaftizhanesi duvar mozaiği / İsa 
çıplak bir şekilde ırmağın içinde vaftiz 
edilirken sağ yanında pagan ırmak 
tanrısı Okeanus vardır
Bazilikanın günümüze kalan mozaikler ile bezeli kısmı sağ tarafındaki apsis ve sunak kısımlarıdır. Mozaikler yazının başında da söylediğim gibi pagan özellikler de içerir. Hatta bu bağlamda yine Ravenna'da dünyada eşini çok az görebileceğiniz bir Pagan Hristiyan Sanatı melezini bulabilirsiniz; San Vitale ile aynı dönemde inşa edilmiş, yaklaşık 500 metre ötede bulunan Aryan Vaftizhanesi'nin kubbesinde İsa'nın vaftiz edilmesi konulu mozaikte İsa ırmağın içinde çıplak olarak resmedilirken bir yanında Vaftizci Yahya bir yanında ise pagan ırmak tanrısı Okeanus vardır. Böylesi bir Pagan-Hristiyan sanatının beraberliğini sonrasında Orta Çağ'da bir daha görmeyiz. Pagan geçmiş bir sapkınlık olarak takip eden yüzyıllarda lanetlenecek ve izleri Hristiyan ikonografisinden giderek silinecektir. Biz tekrar bazilikamıza, San Vitale'ye  dönecek olursak, duvarlarında ki mozaiklerde Ortodoks kiliselerinde adet olduğu üzere birçok tavus kuşu görebilirsiniz. Eski ve Yeni Ahit'ten Abil ve Kabil, İshak ve İbrahim peygamberler gibi çok bilinen bir çok hikayenin yanı sıra, sağ tarafta sunağın ilk kısmında ki kemerin üstünde tüm insanlığı temsilen iki İbrahimi dinin şehirleri resmedilir; Yahudileri temsilen Kudüs ve karşı tarafında ise yeni Hristiyanları temsilen Beytüllahim vardır. İsrailliler ve 12 kavimi temsilen 12 erkek mozaiği ve bu mozaiğin hemen yanında bulunan Musa peygamber ile verilmek istenen mesaj açıktır: meşhur 10 emri ile ve tabletleri ile yasa koyucu olan Musa'nın artık yeni yasa koyucu Roma imparatorları tarafından ikame edildiği, tüm halkların (Hristiyan ve Musevi) Roma'nın idaresi altında yaşadığıdır. 

Bazilikayı bu denli şöhrete kavuşturan İmparator Justinianos ve eşi Teodora'nın mozaikleri Bazilikanın sunak kısmında bulunur. İnsan yüzlerine bakarken İtalya'da mozaikleri 1500 yıldır bu duvarlarda duran ikilinin kendisi gibi aslında İstanbullu olduğunu düşününce ürperiyor. Sadece Bizans değil aynı zamanda Roma tarihinin de bence en ilginç çifti ile ilgili bilgileri daha önce yazdığım yazılardan bulabilirsiniz.
 
Ortada mor imparatorluk kıyafeti içinde İmparator Justinianos
sağ yanında baş komutan Belisarius ve askerler sol yanında ise sırayla
banker Argentarius, piskopos Maksimianus ve din adamları
Justinianos ve Belisarius ikilisi beraberce imparatorluk topraklarını büyük bir hızla büyütürler, eski günlerdeki gibi tüm İtalya'yı ve neredeyse tüm Kuzey Afrika'yı alırlar. Roma son kez bu ikili ile neredeyse tüm Akdeniz çevresini tekrar kontrolü altına alır (Bu arada, Romalılar yüzyıllar boyunca tüm Akdeniz çevresini kontrol ettikleri için Akdeniz'e "Mare Nostrum" derlermiş yani birebir çevirisi ile "Bizim Deniz"). Her ne kadar son yıllarında Justinianos fazlaca güçlendiğine kanaat getirdiği Belisarius'u yolsuzluk suçlamasıyla yargılatıp birkaç yıl hapse attırsa da sonrasında itibarını iade edip sarayında yer verecektir. Justinianos ve Teodora bugün ki Fatih Cami'nin altında gömülüyken, Belisarius ve Antonina'nın mezarları Kadıköy'dedir.

Ortada İmparatoriçe Teodora, sağ yanında muhafızları, sol
yanında Antonina ve nedimeler

Sunak kısmının sağ taraftaki kolonları üzerinde, sağ tarafında askerler ve sol tarafında din adamları ile Justinianos, tam karşısında ise  nedimeleri ile Teodora resmedilmiştir. Justinianos 'un sağ yanında baş komutan Belisarius ve sol yanında ise Ravenna'nın en yüksek dereceli din adamı, piskopos Maksimianus vardır. Maksimianus ve Justinianos'un arasında ama iyice arkalarında ise bazilikanın finansörü banker Julius Argentarius vardır, resme parasıyla giren Argentarius resimde de matrak bir şekilde biraz mahçup, adeta biraz da emanet durmaktadır.  Tam karşısında Teodora'nın yanında ise Belisarius'un eşi Antonina yer alır. Bu muhteşem güzellikteki mozaikler sayesinde Justinianos, Teodora, Belisarius ve Antonina'nın yüzlerinin neye benzediğini bugün bilebiliyoruz. İnsanların ayaklarının havada adeta birbirinin üzerine basıyormuşcasına durması Bizans mozaiklerinin benim en matrak bulduğum yanıdır, aynı havada uçan ayakları İstanbul Kariye Kilisesinin duvarlarında da görebilirsiniz.

Click here for English

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder